19 Mayıs 2024, Pazar

Son dakika Karaman haberleri

TARTAN EVİNDEN KOÇAKDEDE’YE

TARTAN EVİNDEN KOÇAKDEDE’YE

 İpekten kelebekler, küçücük elleriyle, Ayşe yazardı kireçten duvarlara. Kim bilir belki Ali, belki Fatma-Mustafa. “Elim sende oynardı sıcacık yüreğimiz”; koşardı torun- torba, daracık sokaklardan coşkulu bayramlara. Sevda’msı dokunuşlar, çocuksu aşklar… Avuçlarımızda güneş, terlerken alnımız; küçücük bir bakış, kaçamak belki biraz, söylemeye utanır kekelerdi aşkımız.

                Gün döner, kuşlar döner, baht dönerdi. Davullar vurulur, çilingir kurulurdu. Kemanda bir garip adam. Çelimsiz, zayıf; nikotin kokulu eli uzanıverende yaya, zaman durur, cümbüş vurur, kekremsi masalarda bardaklar kırılırdı. Bir yudum mola, terleyen alınlara… Beyaz bir mendil silerken teri, çene altında kovardı yeli. Tel’in kaderi de, yanmakmış yay’a. Mahmurca gözleri dalar hayala.
 -Son bir kez daha “ derdi bir maşuk; son nefes üflerdi pervane dünya, yavaşça doğrulur, “ Aslan Mustafa”  vurulurdu.

Hasrete son verip bir düşsen sokağa… Oyuncak sandığından fırlar anılar. Konuşur kapılar, konuşur duvar. Cumbalı evin mavi camına bakınca gözler, inceden inceye kesilir sözler. Takılır kirpikler yeşil göz üste,  Cennet Bahçesinden bin mahmur beste. Al yanaklı, şakağı benli. Yaradana gurban bak yerim seni. Şekerden çocuklar, kızlar, kızanlar.Canlar,candan biblolar….

Konak kapısından girip tarihi eve, ışık huzmesinden kuğulu göle. Varlıklı bir adam ve iki eşi . Biri İstanbullu, diğeri yerli. Halılar, minderler; çınar kokulu iç pencereler. Tavanda çiçekler, cümbüşte renkler, eşsiz gizemler, fora yelkenler. İstanbullu eşi ne çok severmiş meğer azalsa özlemi her şeye değer, tavanda süsleme, güzel gemiler.

Yol üstü uzanıp bir başka eve. Ahşap işlemenin tam zirvesine. Takıldım adına  “Hürrem iyi de, söyle be kuzum bu Dayı niye *

yukarı çık